Freud’a göre kişilik yapısını anlamak için içgüdüsel ve bilinçsiz isteklerin büyük bir öneme sahip olduğu kabul edilir. Bireyin içgüdüsel ve bilinçsiz olarak kabul edilen istek, arzu ve duygularıyla nasıl başa çıktığı, davranışlarını nasıl etkilediği kişiliğin temelini oluşturur. Freud’a göre, bireyin bilinçli zihni ve içgüdüsel dürtüler arasındaki çatışma kişilik gelişiminde belirleyici bir rol oynar.
Kişiliğin içgüdüsel ve bilinçsiz yönü, Freud’un id, ego ve süper ego olarak adlandırdığı üç yapının etkileşiminden meydana gelir. İd, bireyin içgüdüsel ve doğuştan gelen arzularını temsil ederken, ego gerçeklikle başa çıkmak için gerekli olan mantıklı düşünce süreçlerini kontrol eder. Süper ego ise bireyin içselleştirdiği toplumsal normlar ve değerler tarafından yönlendirilir.
Freud’a göre, kişilik yapısı çocukluk döneminde şekillenmeye başlar ve bireyin yaşamı boyunca gelişmeye devam eder. Çocukluk döneminde yaşanan deneyimler ve travmalar, kişiliğin içgüdüsel ve bilinçsiz yönünü belirleyen temel unsurlardır. Freud’a göre, kişiliğin içgüdüsel ve bilinçsiz yönü, bireyin davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini derinlemesine anlamak için üzerinde durulması gereken önemli bir alanı temsil eder.
Freud’un bu görüşleri, psikoloji ve psikanalizin temel taşlarından birini oluşturur. Kişiliğin içgüdüsel ve bilinçsiz yönünün anlaşılması, bireyin kendini keşfetmesine ve kendi iç dünyasını anlamasına yardımcı olabilir. Freud’un bu konudaki çalışmaları, insan davranışlarının temelinde yatan motivasyonları ve dürtüleri anlamamıza katkı sağlamıştır.
İd
İd, HTML dosyalarında kullanılan bir özel etikettir. Her bir HTML elemanına bir tanımlayıcı (id) atayarak, bu elemanlara daha kolay erişilebilir. İd, genellikle CSS ile birlikte kullanılarak belirli stiller uygulanması veya belirli özelliklerin değiştirilmesi için kullanılır.
İd tanımlamak için kullanılan yazım şu şekildedir: <element id="tanım">
. Bu tanımlama ile bir elemanın benzersiz bir kimliği oluşturulmuş olur ve bu sayede JavaScript veya CSS ile bu elemana kolayca erişilebilir.
Örneğin, bir sayfada bulunan bir başlık etiketine id tanımlayarak, bu başlığın rengini, fontunu veya boyutunu değiştirmek mümkün hale gelir. Ayrıca, id’leri kullanarak belirli bir bölüme direkt olarak bağlantı verilmesi (anchor link) de mümkün olur.
- İd, sadece bir defa kullanılabilir ve her bir tanımlayıcı benzersiz olmalıdır.
- İd tanımlanırken Türkçe karakterler yerine genellikle İngilizce karakterler tercih edilir.
- İd tanımlamalarında boşluk kullanılmaz, eğer birden fazla kelime varsa kelimeler arasına tire (-) konulabilir.
Ego
Ego, insanın benlik duygusu ve kendine güvenini ifade eder. Ego, psikolojik bir terim olup Freud’un yapılandırdığı kişilik kuramının bir parçasıdır. Bireyin kendi benlik algısı ve duygularını dengeleme yeteneğini temsil eder.
Ego, içgüdüler arasındaki dengeyi sağlar ve gerçeklik ilkesine uygun hareket etmeyi sağlar. Ancak ego, zaman zaman aşırıya kaçabilir ve kişiyi bencillik ve kibir gibi olumsuz özelliklere sürükleyebilir. Ego, aşırıya kaçtığında sosyal ilişkilerde sorunlara neden olabilir.
Birçok psikolog, ego ile ilgili çalışmalar yapmış ve ego’nun gelişiminin önemli olduğunu belirtmiştir. Ego, doğru bir şekilde gelişirse kişinin kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılamasına ve uyumlu bir hayat sürmesine yardımcı olabilir.
- Ego, içgüdüler arasındaki dengeyi sağlar.
- Ego’nun sağlıklı gelişimi önemlidir.
- Ego, bencillik ve kibire neden olabilir.
Sonuç olarak, ego kavramı karmaşık bir yapıya sahiptir ve kişinin benlik algısıyla ilişkilidir. Doğru dengeyi sağlayan ego, bireyin sağlıklı bir şekilde sosyal ilişkiler kurmasına ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olabilir.
Süprer ego
Süper ego, Sigmund Freud’un psikanalitik teorisinde yer alan ve kişinin içsel dürtülerini denetleyen kısımdır. Süper ego, kişinin ahlaki değerlerini ve ideal benliklerini temsil eder ve genellikle toplumsal normlara uygun davranışları teşvik eder. İd ve egonun karşısında yer alan süper ego, kişinin vicdanını oluşturur ve yanlış ya da kötü şeyler yapmaktan kaçınmasını sağlar.
Bir insanın süper egosu, çocukluk döneminde çevresindeki otorite figürlerinden öğrendiği ahlaki ve toplumsal kurallarla şekillenir. Örneğin, bir çocuk ebeveynlerinden aldığı eğitimlerle doğru ve yanlışı ayırt etmeyi öğrenir ve bu kavramlar süper egosunun temelini oluşturur.
- Süper ego, ahlaki değerleri temsil eder.
- Çocukluk döneminde şekillenir.
- Vicdanı oluşturur.
- Toplumsal normlara uygun davranışları teşvik eder.
Freud’a göre, süper ego id ve ego arasındaki dengeyi sağlayarak kişinin içsel çatışmalarını çözmesine yardımcı olur. Süper ego, kişinin davranışlarını denetleyen bir içsel kuvvettir ve id’e ve egoya sınırlandırmalar getirerek uygun davranışları teşvik eder.
Bilinç dışı
Bilinç dışı, Sigmund Freud’un geliştirdiği bir kavramdır ve psikanaliz alanında oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Bilinç dışı, insanın farkında olmadığı, ancak davranışlarını etkileyen düşünceler, duygular ve isteklerin yer aldığı bir alandır. Bu kavram, bireyin bilinçli düşünceleriyle çelişebilir ve genellikle çözülmemiş sorunlardan, travmalardan veya bastırılmış duygulardan kaynaklanır.
Bilinç dışı düşünceler genellikle rüyalar aracılığıyla ya da Freud’un deyimiyle “serbest çağrışım” yöntemiyle gün yüzüne çıkarılabilir. Bu sayede bireyin kendisi hakkında daha derin bir anlayışa sahip olması ve bilinç dışındaki düşünceleriyle yüzleşmesi mümkün olabilir.
- Bilinç dışı kavramı, psikoloji ve psikanaliz alanında önemli bir yere sahiptir.
- Bireyin bilinçli düşünceleriyle bilinç dışı arasında çelişkiler olabilir.
- Rüyalar, bilinç dışı düşüncelerin anlaşılmasında önemli ipuçları verebilir.
Bilinç dışıyla ilgili çalışmalar, bireyin kendini daha iyi tanıması ve duygusal sorunlarını çözmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle bilinç dışıyla yapılan terapi çalışmaları, insanların psikolojik iyilik hallerine katkı sağlayabilir.
İçgüdüler
İçgüdüler, insanın doğuştan sahip olduğu, genetik miras olarak aldığı davranış biçimleridir. Bu içsel dürtülerin zaman zaman bilinçli düşüncelerimizin üstünde etkili olduğu görülmektedir. Genellikle tehlike anlarında ortaya çıkan savaş ya da kaç tepkileri, temel içgüdülerin bir sonucudur. Aynı zamanda açlık, susuzluk gibi fizyolojik ihtiyaçlar da içgüdülerin bir sonucu olarak karşımıza çıkar.
İnsanlar doğal olarak sevdikleri kişilere ya da ailelerine karşı koruyucu içgüdülere sahiptirler. Bu içsel dürtüler, sevdiklerimizi korumamızı sağlayarak sosyal bağlarımızı güçlendirir. Ayrıca anne-baba içgüdüleri de bir bebek sahibi olduklarında ortaya çıkar ve onların bakımını sağlar.
- Hayatta kalma içgüdüsü, canlıların en temel içgüdüsüdür.
- Aşk içgüdüsü, bireyleri bir araya getirerek türün devamını sağlar.
- Güvenlik arayışı içgüdüsü, insanların kendilerini korumalarını sağlar.
İçgüdüler, genellikle bilinçaltımızda yer alır ve bazen mantıklı düşüncelerimizi geçersiz kılar. Ancak bu içsel dürtülerin doğru yönetilmesi ve anlaşılması, insanın daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.
Arzular
İnsan doğası gereği sürekli olarak bir şeyleri isteme eğilimindedir. Arzularımız, hayatımızı yönlendiren güçlü bir motivasyon kaynağıdır.
Bazen arzularımız gerçekleşecek kadar yakın olabilir, ancak bazen de hayal edilen şeyler uzak ve ulaşılamaz gibi görünebilir.
Arzularımız, hayatımıza anlam katan ve bizi ileriye taşıyan bir güçtür. Ancak aşırıya kaçtığında zararlı olabilir ve bizi hedeflerimizden uzaklaştırabilir.
- Bazı insanlar maddi arzularıyla tanınırken, bazıları ise manevi arzularına odaklanmayı tercih eder.
- Arzularımızı kontrol altında tutmak, hayatımızda dengeyi sağlamak için önemlidir.
- Bir şeyi arzulamak, ona sahip olmaya çok yakın olmak demektir. Bu yüzden arzularımızı gerçekçi bir şekilde belirlemek ve onlara ulaşmak için çaba sarf etmek gerekir.
Arzularımızın hayatımızda önemli bir yeri olduğunu kabul etmek, doğru yönde ilerlememize yardımcı olabilir. Ancak arzularımızı sadece amaç olmaktan çıkarıp gerçekleştirdiğimizde tatmin olabileceğimiz hedeflere dönüştürmek de önemlidir.
Duygular
Duygular, insanın iç dünyasında bulunan karmaşık ve derin hislerdir. İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biridir. Birçok farklı duygu türü vardır ve her biri farklı durumlarda ortaya çıkabilir. Sevgi, korku, mutluluk, üzüntü, öfke, heyecan ve daha birçok duygu insanın yaşamını etkiler.
Sevgi, insanların birbirine karşı olan en güçlü duygularından biridir. Bu duygu, insanları bir arada tutar ve ilişkilerini güçlendirir. Mutluluk ise insanın yaşamında önemli bir yer tutar. Mutlu olmak, insanın sağlığı için de oldukça önemlidir.
- Korku, insanların karşılaştığı tehlikeli durumlarda ortaya çıkar.
- Üzüntü ise kayıplar ve hayal kırıklıkları sonrasında hissedilir.
- Öfke ise haksızlıklara karşı tepki vermek için kullanılır.
Her duygu insanın hayatında önemli bir rol oynar ve duygularını doğru bir şekilde yönetmek, sağlıklı bir yaşam sürdürmesine yardımcı olabilir. Duygularınızı anlamak ve ifade etmek, hem kendinizi hem de çevrenizdeki insanları daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir.
Bu konu Freud’a göre kişiliğin hangi yönü bireyin içgüdüsel ve bilinçsiz olarak kabul edilen istek, arzu ve duygularını içerir? hakkındaydı, daha fazla bilgiye ulaşmak için Freud’a Göre Içgüdü Nedir? sayfasını ziyaret edebilirsiniz.